Adalet

Hukukipedia sitesinden
18.39, 14 Kasım 2025 tarihinde Admin (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 413 numaralı sürüm ("'''Adalet''', en temel anlamıyla “herkese hakkını verme” ilkesidir. Hukukun varlık nedeni, toplumsal düzenin amacı ve insan ilişkilerinin vicdani pusulasıdır. Etimolojik olarak Arapça ''“adl”'' kökünden gelir; denge, eşitlik ve doğruluk anlamlarını taşır. Adalet, hem bireysel davranışlarda hem de devlet yönetiminde doğru olanın ölçüsünü temsil eder. Felsefi açıdan adalet, '''hak ve eşitlik dengesinin korunması'''d..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Adalet, en temel anlamıyla “herkese hakkını verme” ilkesidir. Hukukun varlık nedeni, toplumsal düzenin amacı ve insan ilişkilerinin vicdani pusulasıdır. Etimolojik olarak Arapça “adl” kökünden gelir; denge, eşitlik ve doğruluk anlamlarını taşır. Adalet, hem bireysel davranışlarda hem de devlet yönetiminde doğru olanın ölçüsünü temsil eder.

Felsefi açıdan adalet, hak ve eşitlik dengesinin korunmasıdır. Aristoteles adaleti, “herkese hak ettiğini vermek” olarak tanımlamış; Platon ise onu toplumun tüm parçalarının uyum içinde işlemesi olarak görmüştür. Modern hukukta adalet, yalnızca soyut bir değer değil, hukukun temel amacı olarak kabul edilir. Bir hukuk kuralı, adalete uygun değilse, meşruiyetini yitirir.

Türk hukuk sisteminde adalet, Anayasa’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olması” ilkesiyle güvence altına alınmıştır. Hukuk devleti, yasaların herkese eşit uygulanmasını ve devletin keyfî davranmamasını gerektirir. Yargı organlarının varlık nedeni de budur: bireylerin haklarını koruyarak adaleti gerçekleştirmek.

Kısacası adalet, yalnızca mahkeme kararlarında değil, yaşamın her alanında aranan bir dengedir. O, ne yalnızca kanun metninde ne de sadece vicdanda yaşar; adalet, hukukun ruhu ve toplumun vicdanıdır.