Makale

Hukukipedia sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Makale, belirli bir konuda bilgi vermek, bir düşünceyi savunmak, bir olguyu analiz etmek veya yeni bir bakış açısı geliştirmek amacıyla yazılmış bilimsel ya da fikirsel nitelikteki yazıdır. “Makale” sözcüğü Arapça maqālah kökünden gelir ve “söz, anlatım” anlamını taşır. Günümüzde makale, hem akademik dünyada bilimsel araştırmaların temel biçimi olarak hem de basın-yayın alanında düşünce yazılarının aracı olarak önemli bir rol oynar.

Makale türleri, yazıldığı alan ve amacı doğrultusunda iki ana gruba ayrılır: bilimsel makaleler ve fikir makaleleri. Bilimsel makaleler, genellikle üniversiteler ve araştırma kurumları tarafından yayımlanan akademik dergilerde yer alır. Bu tür makalelerde amaç, yeni bilgi üretmek, mevcut bilgileri eleştirel biçimde değerlendirmek veya özgün bir problem çözümüne katkıda bulunmaktır. Fikir makaleleri ise gazeteler, dergiler veya çevrimiçi platformlarda yayımlanır ve genellikle toplumsal, kültürel ya da politik bir konuda yazarın görüşlerini içerir.

Bilimsel makalelerin temel özelliği, nesnellik ve yöntemsel doğruluktur. Bu tür yazılarda yazar, kişisel duygularını değil, kanıta dayalı sonuçları ortaya koyar. Bu nedenle bilimsel makaleler belirli bir yapıya sahiptir: özet, giriş, yöntem, bulgular, tartışma ve sonuç bölümlerinden oluşur. Bu sistematik yapı, okuyucunun araştırmanın sürecini izlemesini ve sonuçların doğruluğunu değerlendirmesini kolaylaştırır.

Fikir makalelerinde ise yazar, toplumu ilgilendiren güncel bir konuyu seçer ve bu konu üzerinde kendi düşüncelerini mantıklı bir akış içinde savunur. Burada önemli olan duygusal değil, mantıksal ikna gücüdür. Bir fikir makalesi, yalnızca bir görüşü ifade etmekle kalmaz; aynı zamanda okuyucuyu düşündürmeyi, sorgulatmayı ve bilinçlendirmeyi amaçlar. Bu yönüyle fikir makalesi, hem edebî hem de toplumsal bir işlev üstlenir.

Tarihsel olarak makale türü, Batı’da 16. yüzyılda Michel de Montaigne’in “Essais” adlı eseriyle doğmuştur. Montaigne, deneme türünü yaratırken bireysel gözlemlerini yazıya dökmüştür. Ancak modern anlamda bilimsel makale kavramı 17. yüzyılda Royal Society gibi bilim akademilerinin kurulmasıyla şekillenmiştir. Bu dönemde bilim insanları bulgularını dergiler aracılığıyla paylaşmaya başlamış, böylece bilimsel iletişimin temeli atılmıştır.

Türk edebiyatında makale, Tanzimat Dönemi (19. yüzyıl) ile birlikte gelişmiştir. Batı tarzı gazeteciliğin yaygınlaşmasıyla birlikte, makale kamuoyunu bilgilendirme ve yönlendirme aracı haline gelmiştir. Şinasi, “Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi” adlı yazısıyla Türk basınında makale türünün ilk örneğini vermiştir. Daha sonra Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ahmet Mithat Efendi gibi yazarlar makaleyi hem düşünce hem de siyasal mücadele aracı olarak kullanmıştır.

Akademik dünyada ise makale, bilimsel ilerlemenin ana taşıyıcısıdır. Üniversitelerde yapılan araştırmaların sonuçları genellikle hakemli dergilerde yayımlanan makaleler aracılığıyla duyurulur. Bu dergilerdeki makaleler, başka uzmanlar tarafından değerlendirilir (hakemlik sistemi) ve bilimsel geçerliliği onaylanır. Bu süreç, bilginin doğruluğunu ve güvenilirliğini korumak için vazgeçilmezdir.

Makale yazımında dil, amaç ve hedef kitleye göre değişir. Bilimsel makalelerde teknik, sade ve nesnel bir dil kullanılırken; fikir makalelerinde daha retorik, etkileyici ve kimi zaman edebî bir anlatım tercih edilir. Ancak her iki türde de açıklık, mantık ve tutarlılık esastır. Cümleler gereksiz süslemelerden arındırılmış olmalı; anlatım, okuyucunun kolayca kavrayabileceği bir düzen içinde ilerlemelidir.

Makalenin temel değeri, bilgi üretimi ve düşünsel katkı sağlamasındadır. Bu nedenle makale, sadece yazılı bir metin değil, bir entelektüel diyalog aracıdır. Her makale, önceki bilgilerle bir bağ kurar, onları eleştirir ya da geliştirir. Bu açıdan makaleler, bilimin ve düşüncenin ilerleyişini sağlayan zincirin halkaları gibidir.

Günümüzde dijitalleşme ile birlikte makale kavramı da dönüşmektedir. Çevrimiçi akademik dergiler, açık erişim platformları ve veri tabanları sayesinde bilgiye erişim demokratikleşmiştir. Artık bir makale yalnızca basılı bir dergide değil, çevrimiçi olarak milyonlarca kişiye ulaşabilir. Ancak bu kolaylık, aynı zamanda bilimsel etik sorunlarını da beraberinde getirmiştir: intihal (plagiarizm), sahte dergiler ve yapay veri üretimi gibi riskler, makalenin güvenilirliğini tehdit eden unsurlardır.

Sonuç olarak makale, insan düşüncesinin en rafine biçimlerinden biridir. Bilimsel makaleler bilgiye katkı sunarken, fikir makaleleri toplumsal bilinç yaratır. Her ikisi de, yazının en temel işlevi olan insanı düşündürme ve gerçeğe yaklaştırma görevini yerine getirir. Kimi zaman bir araştırmanın, kimi zaman bir fikrin, kimi zaman da bir çağrının sesi olur. Bu yönüyle makale, bilimin olduğu kadar medeniyetin de kalıcı hafızasıdır.