Masumiyet karinesi
Bu madde, temel bir insan hakkı olan Masumiyet Karinesi'nin hukuki tanımını, kapsamını ve Türk Hukukundaki yerini açıklamaktadır.
Masumiyet karinesi (Latince: Praesumptio Innocentiae), bir kişinin, hukuken suçluluğu ispat edilene kadar masum kabul edilmesi gerektiğini ifade eden temel bir hukuk devleti ilkesi ve insan hakkıdır. Bu ilke, hem ceza muhakemesi hukukunun temelini oluşturur hem de bir bireyin toplum nezdindeki itibarını korumayı amaçlar.
Masumiyet karinesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 38. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu karine gereği, bir kişiye suçlu muamelesi yapılabilmesi için, hakkındaki yargılamanın tamamlanması ve kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunması şarttır.
Hukuki Dayanakları
Masumiyet karinesi, sadece ulusal hukukta değil, aynı zamanda uluslararası hukuk metinlerinde de yer alan evrensel bir ilkedir:
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (m. 38):
- "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz."
- İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (m. 11/1):
- "Suçla itham edilen her kişinin, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama ile suçluluğu hukuken kanıtlanana kadar masum sayılma hakkı vardır."
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS m. 6/2):
- "Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır."
Kapsamı ve Sonuçları
Masumiyet karinesi, ceza yargılamasının tüm aşamalarına yansıyan geniş kapsamlı sonuçlar doğurur:
1. İspat Yükü İlkesi
Masumiyet karinesinin en önemli sonucu, suçlu olduğunu iddia eden makamın (savcılık), bu iddiayı ispat etme yükümlülüğüdür. Sanık, masum olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
- Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi (In Dubio Pro Reo): Yargılama sonunda sanığın suçluluğuna dair kesin ve şüpheden uzak bir vicdani kanaat oluşmaması durumunda, mahkeme kararı sanığın lehine olmak zorundadır.
2. Yargılama Öncesi ve Esnasında Suçlu Muamelesi Yasağı
Kişinin yargılama öncesinde ve yargılama sırasında (tutuklu olsa bile), henüz suçluluğu kesinleşmediği için kamu makamları ve medya tarafından suçlu ilan edilmesi veya suçlu muamelesi görmesi Anayasa'ya aykırıdır.
- Tutuklama: Tutuklama, bir ceza değil, bir koruma tedbiridir. Masumiyet karinesini zedelemeyecek şekilde, sadece kaçma veya delilleri karartma şüphesi gibi zorunlu hâllerde uygulanabilir.
3. Hükmün Kesinleşmesine Kadar Haklardan Yararlanma
Masumiyet karinesi, bir kamu görevlisinin veya vatandaşın, hakkında ceza davası açılmış olsa bile, suçluluğu kesinleşene kadar (mevzuattaki özel istisnalar hariç) mesleki ve siyasî haklarından mahrum bırakılmamasını gerektirir.
4. Delil Toplama Yükümlülüğü
Yargılama makamları, sadece sanığın aleyhine değil, aynı zamanda lehine olan delilleri de toplamakla yükümlüdür.
Karineye Yönelik İhlaller
Masumiyet karinesinin ihlali genellikle şu durumlarda ortaya çıkar:
- Yargılama tamamlanmadan önce kamu makamları tarafından kişinin suçlu olarak nitelendirilmesi (basın açıklamaları, resmî duyurular).
- Tutuklama veya adli kontrol gibi koruma tedbirlerinin cezalandırma amacı güdülerek uygulanması.
- Kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunmadığı halde, kişinin toplum içinde damgalanmasına yol açan resmî işlemler yapılması.